3.5.08

çetipot

"bunun adı güneştir kızım."

küçük kız her gün dışarı çıkıp oyun oynarken gördüğü, gökyüzünde asılı duran sarı, yuvarlak şeyin adının güneş olduğunu öğrendiğinde duraksadı. demek "güneş"ti ismi... bahçede oynadığı her gün terlemesine neden olan, sıcaklığı yüzünden canını sıkan (ve belki de yakan), görmemek için kendisinin olmadığı yerlere kaçtığı -ki böyle yerlere "gölge" dendiğini de henüz öğrenmemişti- şeyin adı güneşti demek? oysa o onun isminin hep çetipot olduğunu hayal etmişti. çetipottu işte, hep öyle kalacaktı. pis çetipot.

"naayır, çetipot!"
"çetipot mu? hahaha! çetipot değil o kızım, güneş."
"çetipoot."
"ehehehe, nerden çıktı bu çetipot be? hahah!"
"güneş mi?"
"evet kızım. güneş."

güneşti yani? güneş. çetipot değildi. güneşti adı. güneş. güneş. küçük kız bunun ne anlama geldiğini düşündü sonra. hayır, havada asılı duran şeyin değil, onun isminin güneş olmasının. daha doğrusu çetipot olmamasının. kendi istediği ismi veremeyecek miydi ona yani?

küçük kız kendisinin değil, başkalarının dünyasına gelmişti ve bu olay da, bunu öğrenmesi için sadece küçük bir başlangıçtı.

küçük kız ağladı. bu, bahçede yere düştüğü zamanki ağlayışlarına hiç benzemiyordu.

No comments: